"SUSMAK bir sessizlik sanatıdır"
Bazen bir yol ayrımında durup beklersiniz.Sizi mutluluğa götürecek olan sapağın neresi olduğuna karar vermeye çalışırsınız.Çünkü bir mutsuzluktan geliyorsunuzdur... ve çok yorgunsunuzdur.Gitmek için seçtiğiniz yol,hayatınızda var olan insan için"yolun sonu".olabilir.Siz ayrı bir yoldan hayata devam ederken,artık onun için gidilecek yol kalmamış da olabilir.İşte o zaman siz bir bırakan,terk eden,ayrılan olursunuz.Diğeri de bırakılan,terk edilen,yalnızlaşan olur.
Önce sizi,o seçtiğiniz yoldan döndürmeye çalışır.Bu aslında kabullenememektir.Yenilginin marazıdır.Fakat o bunu bilmez. Tüm çabası gideni geri döndürmektir çünkü...yalvarır,ağlar,kızar ama vazgeçirtemez.Giden kararlıdır.Dönmeyecektir.Yoluna artık onsuz devam edecektir.Çünkü o bir mutsuzluktan geliyordur.Hem de sebebi"sevdiceği"olan bir mutsuzluktan...ayrılmak en doğru karar olacaktır iki kişi içinde...
Birbirini yaralayarak yola devam edenler,birbirlerinin yaralarını sararak mola verirler hayata.Sonra geçmişteki olumsuzlukları unutarak! Devam ederler aynı yola...ve ikiside bilmez;sargı bezlerinin altından gizlice sızan kanın,bir gün damarlarını bomboş bırakacağını.
Bunu ilk fark eden,yol ayrımında bu sevdadan ilk vazgeçendir.Gitmek dirilmektir artık.Kalan hep hak verilerek anılacak,giden olan siz hep sorgulanacaksınız başkalarının nezrinde.Ve ne yaparsanız yapın,ne söylerseniz söyleyin asla haklı çıkamayacaksınız dır.Oysaki kendinden ötürü gitmemiştir giden...gitmenin hakkını vermiştir,belki dönmesini de bilecektir adam gibi...kim bilir belki de gitmek değil,kalamamaktır bu gidiş...terk ettiğine yoklaşamazsan,kendine de varlaşamayacaksındır.Çünkü bedeni sürüklemek değildir gitmek.Ruhunu da çekip almasını bilmeli insan,kalınmayacak her yerden...
Tökezliyeceğini bile bile,bilmediğin yolu yalnız yürüme cesaretidir gitmek. Annesi ölmüş it yavrusu gibi bir "hoşça kal"ı armağan edip gitmek,yürek ister aynı zamanda.
Aklında hep o sözle"gitsem,gelmeler kalıyor;kalsam gelmeler gidiyor" diye diye çıkılan bir yol değildir bu gidiş.İnsanın kendini dövmesidir,en haklı olduğu yerde...
Sonralarda bir"gitmeseydim bilmeyecektim"daha eklersiniz dağarcığınıza."gitmek'te kalmak sürekliliğine ilk adım atılır böylece.Kimse bilmez aslında gitmek denilen şeyin,ertelenmiş bir yağmura şemsiyesiz başlamak olduğunu.O da bilmez bunları hiç bilmeyecektir de...
Zaman geçer...zaman siler...çok sonra yine zaman hatırlatır size her şeyi...yıllar sonra yine ayrılık sapağına geldiğinizde,o son konuşma çınlar kulaklarınızda:
-Geri gelmeye cesareti olmayan bir korkak olduğun için dönemiyorsun ve bunun için gidiyorsun kabul et?
-Hayır! Yolumdan dönemediğim için değil,seninle hiç bir yolda yürüyemeyeceğimi bildiğim için gidiyorum.
"SUSMAK
bir sessizlik sanatıdır"
Önce sizi,o seçtiğiniz yoldan döndürmeye çalışır.Bu aslında kabullenememektir.Yenilginin marazıdır.Fakat o bunu bilmez. Tüm çabası gideni geri döndürmektir çünkü...yalvarır,ağlar,kızar ama vazgeçirtemez.Giden kararlıdır.Dönmeyecektir.Yoluna artık onsuz devam edecektir.Çünkü o bir mutsuzluktan geliyordur.Hem de sebebi"sevdiceği"olan bir mutsuzluktan...ayrılmak en doğru karar olacaktır iki kişi içinde...
Birbirini yaralayarak yola devam edenler,birbirlerinin yaralarını sararak mola verirler hayata.Sonra geçmişteki olumsuzlukları unutarak! Devam ederler aynı yola...ve ikiside bilmez;sargı bezlerinin altından gizlice sızan kanın,bir gün damarlarını bomboş bırakacağını.
Bunu ilk fark eden,yol ayrımında bu sevdadan ilk vazgeçendir.Gitmek dirilmektir artık.Kalan hep hak verilerek anılacak,giden olan siz hep sorgulanacaksınız başkalarının nezrinde.Ve ne yaparsanız yapın,ne söylerseniz söyleyin asla haklı çıkamayacaksınız dır.Oysaki kendinden ötürü gitmemiştir giden...gitmenin hakkını vermiştir,belki dönmesini de bilecektir adam gibi...kim bilir belki de gitmek değil,kalamamaktır bu gidiş...terk ettiğine yoklaşamazsan,kendine de varlaşamayacaksındır.Çünkü bedeni sürüklemek değildir gitmek.Ruhunu da çekip almasını bilmeli insan,kalınmayacak her yerden...
Tökezliyeceğini bile bile,bilmediğin yolu yalnız yürüme cesaretidir gitmek. Annesi ölmüş it yavrusu gibi bir "hoşça kal"ı armağan edip gitmek,yürek ister aynı zamanda.
Aklında hep o sözle"gitsem,gelmeler kalıyor;kalsam gelmeler gidiyor" diye diye çıkılan bir yol değildir bu gidiş.İnsanın kendini dövmesidir,en haklı olduğu yerde...
Sonralarda bir"gitmeseydim bilmeyecektim"daha eklersiniz dağarcığınıza."gitmek'te kalmak sürekliliğine ilk adım atılır böylece.Kimse bilmez aslında gitmek denilen şeyin,ertelenmiş bir yağmura şemsiyesiz başlamak olduğunu.O da bilmez bunları hiç bilmeyecektir de...
Zaman geçer...zaman siler...çok sonra yine zaman hatırlatır size her şeyi...yıllar sonra yine ayrılık sapağına geldiğinizde,o son konuşma çınlar kulaklarınızda:
-Geri gelmeye cesareti olmayan bir korkak olduğun için dönemiyorsun ve bunun için gidiyorsun kabul et?
-Hayır! Yolumdan dönemediğim için değil,seninle hiç bir yolda yürüyemeyeceğimi bildiğim için gidiyorum.
"SUSMAK
bir sessizlik sanatıdır"
Yorumlar
Yorum Gönder