Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Acı neden var?

Baktım olacak gibi değil, insan bu dünyaya neden geldi belli değil. Etrafıma baktığımda ben müslümanım diyenlerin Allah’ı kalbinde değil çok başka şeylerin içinde unuttuklarını gördüm. Bazılarının Allah’ı paraydı. Bazılarının cinsel dürtüleri. Bazılarınınki hep bir arayış… Karşıma otursa anlatamaz ne aradığını ama bir şeyle r aradığı belli. İnsan kurur mu? Neden kurur? Neyin eksikliğinden kurur? İnsan kendini öldüren bir varlık, bile bile ateşe atlayan, yaptığı şeylerin hata olduğunu bile bile devam eden… Müziğin sesini kıs dedim. Susma anlat, susarken ben anlamam seni. Yaklaş dedi. Yaklaştım. İçimde kaybettiklerim var çünkü her insan kaybettiklerinin bir kısmını içinde unutur. Acı bundan var zaten. Sen bu yüzden doğdun. Birilerinin acısı, birilerinin hayatı sorgulama ışığı. Herkes birilerinin eceli ve aslında azrail’e çok iş bırakmıyoruz. Ne duyduysan yalan için rahat olsun. Yalan dünyaya bırakılmış en büyük kazık ve dil işlevini yitirseydi yalan söylerken insanların gözleri kirlenird...

Su her ateşi söndüremez.

Hayat içinde binlerce yalan olan bir yarış. Benimsenen felsefe güçsüz olan kaybeder. Kısaca anlatılacak şeyler varken uzun uzun konuşan insanlar var. Uzun uzun anlatma benim için güçsüzlüktür ama bu genel bir yargıya dönüşemez. Bir şeyin öz eti varsa, bu o şeyin kısaca anlatılabileceği anlamına gelir. Ben yenilmeyi seviyorum, belki de kendimi öyle inandırdım. İnsan inandığında ve istediğinde istediği şeye sahip olabilir. Sırf bu yüzden bile güçsüzlük anlamını yitirebilir. Gücünüzün yetmeyeceği şeyler var elbette. Ateşi elinle söndüremezsin yanarsın mesela… Aşık gibi hissettiğimde kalbime bakıyorum, bildiğin bakmak bu işte… Orada bir şey yok, aklım cadı kazanı. İnsan bazen baştan aşağı yanar, yağmur yağsa faydası yok. Bu yüzden su her ateşi söndüremez işte.

Hayat içinde binlerce yalan olan bir yarış.

Önünde koca bir ömür olduğuna inanırsın...Çok kolay kaybedersin bu yüzden.Son model telefonlar bile 3 ay sonra eskiyor,böyle bir çağda yaşıyoruz. İnsanları da kaybetmekten korkmuyoruz. "Ne olacak ki giderse gitsin..." dersin. Hep daha iyisini bulabileceğine inandırılarak yetişmiş bir nesiliz biz ne de olsa. Gidenlerden sonra gelenler olur,hep buna inandık. O gelenler de gidenlerden daha iyi olur.Hep böyle öğrettiler bize. İşte en çok bu yüzden yalnız kalacaksın.Bir bakacaksın geçmişine kimse olmayacak.Gelenler o gidenlerden hiç bir zaman daha iyi olmayacak.Hep yarım kalmış duygular,çok kolay keybedilmiş insanlar kalacak geriye.Tek başına oturup,iliklerine kadar yalnız olduğunu hissettiğin an anlayacaksın bunu...Deli gibi özlediğinde anlayacaksın o gidenlerin değerini.Anlayacaksın! O yarım kalmış duyguların eksik gögesinde yaşayacaksın. http://www.youtube.com/watch?v=Sv3VkPrgwzY

Herkes bir şey öğretir.

Önümde daha ne kadar acı var bilmiyorum. Kapılar nereye kadar kapalı kalır, ne zaman davet ediliriz bilmiyorum. İnsan zamana bırakarak yaşar, zaman hep geçer ve çoğu şeyin ilacı değildir. Eğer ilaç unutmaksa, vazgeçmekse bu tamamen hafızayla ilgili bir problem. Kolay olmayan şeyler çok, üzülmek insana hayattan bir hediye... Yüzünde bir gülümseme bırak en sıcağından ve vedalaş çektiğin acıları bir kenara bırakarak. İlk vedalaşan sen değilsin, ilk unutan sen değilsin, kimler b itmedi ki bu yolda... Çok büyük acılar var ve hepsi anlık. Acı zaman geçtikçe azalan bir şey ama bunun zamanla bir ilgisi yok. Kalp inanıyor, hafıza kabul ediyor. Gitti diyorsun kendine ve inanıyorsun. İnanmak avunmanın yarısıdır. Başarmak elde tutmak kaybetmek sadece susmak. Unutmanın evreleri var. Bugün birileri sonsuza kadar unutulacak. Hani karşına biri çıkar o unutturdu sanırsın ama öyle değil işte. Karşına çıkan hiç kimse sana bir başkasını unutturamaz. Senin unutma günün gelmiştir. Bazı yazıların içinde acıl...

Mutluluk birleştirebildiğin çizgilerde saklı.

Hayatın en güzel tarafı da her şeyin olabilecek olmasıydı. Olasılıksız diye bir şey yoktu. Kime ne denk gelir bilemezdik ama birilerine bir şeyler denk geliyordu, kimine iyisi kimine kötüsü. Olmaz dediklerimiz oldu bazen. ''O kız sana bakma z'' dedikleri kız tam da ona baktı. Mutluluk bu mu tartışılır. Mutlu insanlar var mı diye sordu geçen gün biri. Mesela ben mutluyum hala yürüyebildiğim için hala koşabildiğim için hala görebildiğim için hala sevebildiğim için, hala gülüp hala ağlayabildiğim için... Göz yaşı güzel şey ağlayamayan insanı anlamam ben. Biliyor musunuz ağlayamayan insanlar var. Göz yaşı kurumuş üzüntüden canı çıksa ağlayamıyor. İşte ağlamak bile bir nimet. Ağlamak bile bir başka güzel. Başımızda binlerce bela olabilir. Sorunlar çözülmek için vardır hiçbir zaman aksini düşünmedim. İlla bir olur yolu vardır. İmkansız yoktur ama imkansıza çok yakın şeyler elbette vardır. İnsan inancını kaybetmemeli kalanı ayrıntı... Ve ayrıntılara takılma önce bütünü gör çün...

Öpüyorum elmacık kemiklerinden. Düşümden düşme.

Ne zaman kaybedersin elindekini, o zaman sevmeye başlarsın. İnsan hayatta iki şeyi sever zaten; kaybettiklerini ve kazanmak istediklerini. Elinin altında olan hiçbir şey çekici değildir. Etrafında onlarca yakışıklı adam ya da çok güzel kızl ar olabilir. Aslında bu bir yalnızlık davetiyesidir çünkü insanın bu hayatta yapmakta en çok zorlandığı şey birini seçmektir. Sunulanı kabul etmek kolay, misafir umduğunu değil bulduğunu yer misali… Sunulan birkaç şey varsa o zaman işler karışır. Seçemezsin oysa bir filmde seçimini yap ve arkana bakma demişti bilge kişi. Acaba o bile karakter yaptığı seçimlerden sonra hiç arkasına bakmadı mı? Bence bakmıştır çünkü o da insan ve irademiz ne kadar güçlü olursa olsa yetersiz kalır. Acaba diğerini mi seçseydim? Sorunsalı en rahatsız eden şeydir. Seçtiğin şeyi çözersin, hatalarını, eksiklerini bilirsin ama seçmediğini bilemezsin sırf bu yüzden çekici gelir zaten. İnsan merak üzerine kurulmuştur. Merak etmediğin bir şeyi arzulamazsın. Ulaşamadığın bir şey...

Sırası mıydı şimdi oluk oluk söz dökmenin.

Sanırım yüreğin  Yüreğimin ateşine damla vermeyecek.  Yangın büyümekte  Ve tehlikede içimde büyüttüğüm umutların soyu..  ...  İsteseydin  Aklına bile getiremeyeceğin büyüklükte bir Aşk vardı bende  Ömrünün geri kalanında aramak zorunda kalmayacağın kadar Büyük.. Galiba, Bu senin için bir yük... Seni sen olduğun için seven biri var En temizinden bir yüreği avuçlarına bırakmaya hazır Hayat işte, İki güzel yürekten Bir aşk çıkmıyor.. Hiç değilse şöyle düşün Beni kimse sevmedi diyemeyeceksin. Hiç değilse şöyle düşünürüm, Yüreği çok güzeldi Ama Aşk güzellikten nefret ederdi Bu yüzden karşılık vermedi..

Bu gece ikimizden biri fazlalık odada ..

Senden sonra,  hayatımdaki hiçbir şey gerçekçi değildi.  Çünkü bir gerçek,  diğer bütün gerçekleri yerle bir etmişti.  Senden başka kimsem yoktu! ..  Bu yalnızlığın neresinden bakarsan bak,  Adının karıştığı yokluğun üzerini örtemeyecek kadar kanatılmış bir delil gibi duruyordu, kararttığın geceler ömrümün içerisinde.. Çok hata yapmıştım. Değer vererek, düşünerek, severek.. Yaptığım hataların bedelini de ödedim. Hiçe sayılarak, unutularak, yalnız bırakılarak.. Kendim gibi birini buldum yanılgısıyla, ömrümü beklettim. Pis bir odada, Tek başına ölümü beklemek gibi yaşadım acını. Üzerine düşen görevi yapan yokluğunun tekmeleri sonucu, ikiz hayallerimi düşürdüm. İkimizle ilgili hayallerimi... Varlığının kokusunu içime çekmek varken, Bu anlamsız ve içi boş sensizliği sineye çekmek zorunda kalmak , Aşk içinde yokluk çekmek değil de ne? ...

Helal ettim gitti içimdeki yerini...

Kırıyorum kendimi bazı geceler , bu gece de onlardan sadece biri ..  İçimdekileri anlatacak kimse yok,  içimdekinin bunu anlayacak hâli hiç yok .. Gözlerin odamın içerisinde koşuşturuyor, çarparak aklıma ve dökerek kalbimi hayal kırıklığımın avucuna .. Kulağımda çınlayan sesini susturmak için konuştum kendimle. Ama ben bile dinletemedim kendi dediğimi , kendime .. `` İlle de adın !`` dedi kalbim , ` ` Bir başkasını deneyebiliriz !` ` dedi dudağım , ` ` Yeter ! ` ` dedi aklım .. Yetmedi mi bunca şey? dedi bana göz kırparak, Sancılarım .. Kınıyorum kendimi bazı geceler. Bu gece o kınamaların en sadesi.. ` ` Sadece Sen ` ` dediğin günlerin , - Nasılsın ? dememek için çuvala girdiği dönem bu ! Yokluğunun bile haberi yok odamdaki varlığından ve duvara kurduğum darağacında resmini gözlerimin içine sallandırdığımdan .. Bazı geceler demeyelim , çoğu gece hadi bırakalım mütevaziliği , her gece andım seni.. Bu arada , bir an bile düşündüysen beni , helal ettim gitti içimdeki yerin...

Gideni bir daha anmamak üzere yatılan ölüm uykusu

Biteni bir daha başlatmamak için  kendini sonlandıran  ve kendi içinde bunu sürekli sorgulayan şapşal bir şizofrenik travma içinde nefes almaya çabalıyorum .. Gideni bir daha anmamak üzere yatılan ölüm uykusunda Görülen acımasız bir kabus ; Bir daha aklına getirmemek üzere Yaşadıklarımızı kapı önüne koyuşun .. Tek perdelik bir Ayrılık oyununda , Sen; Başlayanı bitirmek için ‘ Başlarım ikimize!’ şokunu ortaya atan ve kendi içinde bunu sürekli zorlayan gaddar bir hayal kırıklığını canlandırıyorsun .. Ben; İki kişilik eski bir sinema bileti avucunda, Kağıdın tarih yazılı bölümünü Gözyaşlarıyla tahrip eden , Bir şeylerin en sonunda olmasına rağmen gemisini terk edemeyen Beceriksiz bir kaptanı oynuyorum ..

Merhaba diğer yarım

Merhaba diğer yarım ; Sesin sesime değdiğinde ,  gecenin Aşka ayrılan penceresinden gizlice, adın karıştı adıma . Ressam oldum ben, sana anlatmadım tabi. Süpriz olsun istedim. Gelirsen bir gün, gör şaheserlerimi , şaşır istedim. Cam buğusu ressamı oldum ben , duydun mu hiç ? Adını değişik şekillerde yazıyorum buğulu camlara.  Dikey, yatay, italik. Bazen bir kalp içinde, bazen adımın yanında, hatta ve hatta göz bebeklerine baş harflerimizi yazıyorum. Bütün bunlardan haberin yok , biliyorum. Söylemiyorum sana bilerek. Hisset istiyorum. Başaramadığın şu hissetmek var ya , ondan. Bu şehirde senden sonra çok değiştim ben. Hiçbir şeyde sen yoktun önceleri, fakat her şeye seni inşa ettim. Tırnaklarımla,parmaklarımla,ka lemimle. Var ettim seni yeni baştan anlıyor musun ? Gözlerini çiziyorum, yazdığım şiiri bakarak okuyorum ta içine. Çekmiyor gözlerin gözlerimden kendini. Sus ! demiyor şiirin orta yerinde. Bitinceye dek ayırmıyorsun gözlerini gözlerimden. Tuhaf değil mi ? Sen...

Ya sonra.

'' Bitti ! ''  derken koruduğun soğukkanlılığına hayretle bakan  göz bebeklerimdeki ıslaklığı sana farkettirmemeye çalışmak , ağzından çıkan ayrılık cümlelerini nasıl bu kadar rahat ,  bu kadar ustaca kurduğunu anlayamamak ,  buz gibi karşımda duran mimiksiz bedenine inanmayıp ,  '' Kal '' dememek için gururumla verdiğim savaş  ve her zamanki gibi yenilişim ,  yüksek sesle '' Sensiz yapamam ' ' deyişim ve senin umursamadan çekip gidişin . Nasıl bir anlamsızlıktı , '' Artık yokum '' dediğin gün yaşadıklarım ... Ya sonra ; Sonrası uzun ve soluksuz bir işkenceydi . Sevimsiz şarkıların beynime empoze ettiği hatıralara başkaldırıp unutmak isterken seni , yavaş yavaş kendimi unutmak , içmek sonra bayılıncaya kadar köşe başlarında , haykırmak , kelimeler birbirine yapışıncaya dek seni haykırmak . Hatırlamak en son halini , ağzından çıkan sevgi sözcüklerini duyumsamayı özlemek , Sen hayatımdayken güzelliği dönüşen onca çirkinliğin...

Özlem.

Zaman geçiyor,sadece özlediğinle kalıyorsun. Hiç bir şey kalmıyor geriye,her duygu özlem karşısında anlamsızlaşıyor. Tüm o öfkeler,tavırlar,kızgınlıklar,üzüntüler "özlem" karşısında yelkenleri suya indiriyor. Çünkü anlıyorsun ki ona kızmıyorsan eğer kızmanın da bir anlamı yok. Ona öfkelenmiyorsan öfkelenmenin de bir anlamı yok. Hiçbir şeyin anlamı yok. O kavgalar varya o kavgalar... Değerini bilin. Zaman gelecek o kavgalarınızı bile özleyeceksiniz. Özlüyor işte insan...İstediğin an göremeyip,şöyle elini uzattığında sarılamayınca daha çok özlüyor... http://www.youtube.com/watch?v=tvMLY1Lg5lM

Keşke.

Keşke hiç gelmeseydin. Keşke hiç tutmasaydın elimi.Keşke hiç sarılmasaydık,Keşke hiç bana gülmeseydin.Keşke kokun sinmemiş olsaydı üzerime.Keşke hiç,bir sabah uyandığımda bana"günaydın"demeseydin. Belki o zaman gidişin bu kadar acı vermezdi." Aman çıktı gitti hayatımdan" derdim sadece. Diyemedim işte,hiç kimsenin senin gibi kokmayacak olması,hiç kimsenin bana senin gibi gülmeyecek olması,Hiç kimsenin bana senin gibi sarılamayacak olması,hiç kimsenin senin gibi"Günaydın" diyemeyecek olması gibi gerçekler var artık hayatımda. Sen bir defa gittin ben her gün uğurluyorum seni. Keşke hiç gitmeseydin. http://www.youtube.com/watch?v=fx_TG9wGsHY

Sonra dedim ki;

Sonra dedim ki; ''Sen benim değilsin'' ki zaten bu dünyaya bir şeye sahip olmak için gelmedik biz. Her şey kiralık gibi, sevgililer dahil. Bizim yaptığımız tek şey malın vergisini ödemek, sevgilinin kaprisine katlanmak. Kimse ikimize karşı değil, biz bizi bulamıyoruz hepsi bu. Oysa sana akşamları evde beni beklemek çok yakışırdı. Bana seni özlemek. Sonrası bildiğin hayat: ''Bu saate kadar neredeydin?'' sorusu falan... Üşür insan bazen... Siz buna kış mı diyorsunuz? Ben buna kış demem. Seneyi üç mevsim yaşıyorum, sen gitmeden üşümem.

Bilmelisin.

İçinde anlamsız bir öfke belirir.Gizli bir intikam alırsın içten içe...Fotoğrafları yırtarsın,yakarsın.Unutmak için yaparsın bunu...Yaptıkça rahatlarsın,rahatladıkça uğraşırsın.Unutmak istersin her şeyi bir çırpıda.Onsuzluğa alışmaya çalışırsın.Yaparsın işte bir şeyler.Seni teselli eden dostların olur."Geçer zamanla"derler.Yalan söylerler sana.İnanırsın bu yalanlara.İnanmak istersin.Her şeyin böyle daha güzel olacağına inandırırlar seni;ama olmaz işte.Olmadığı gibi her şey daha berbat olur. Bilirsin ki her şey onunla güzeldir.Bilirsin ki içindeki öfkeden çok daha güzeldir.Bir süre sonra her telefon çaldığında onun aramasını ümit ederek açarsın.İstersin ki yine arasın, kıskansın seni.Deli gibi kıskansın.Ufak şeylerden dolayı yine bağıra çağıra tartışmayı,kavgalar edip sonra özür dilemeyi istersin. En çok da seni ondan uzaklaştıran,eleştirdiğin şeyleri özlemeye başlarsın.Hayret edersin.Bir de en çok yağmurlu havalarda özlersin.Yalnızlığın o en soğuk olduğu anlarda...

Bunun için olmayacak

"Olur,başkasıyla olur" diyecekler sana.Olmayacak başkasıyla...Herkes inansa bile  sen inanamayacaksın buna. İnanıyor gibi yapacaksın,inanmak isteyeceksin ama nafile.Hiç bir zaman onun yanında güldüğün gibi içten gülemeyeceksin mesela. Hiç bir gülüş seni inandıramayacak,Hiç bir gülüşün de başkasını inandıramayacak.Bunun için olmayacak.Kimse sana onun gibi sarılamayacak.Bunun için olmayacak.Kimse gözlerinin içine onun gibi bakamayacak.Bunun için olmayacak.Kimse onun gibi kendini iyi hissettiremeyecek sana.Bunun için olmayacak. Olmayacak işte!Olmayacağını bile bile yaşayacaksın.Hep daha çok özleyeceksin...

Kaybettiğimiz savaşlar...

Çok bir şey istemedik hayattan, ezberlediğimiz Sezen Aksu şarkıları vardı. Kaybettiğimiz savaşlar... İnsan şarkılarla büyüyordu. ''Ve sen beni ne sanmıştın ki?'' Hayat binlerce cümleden oluşan bir saçmalık. Binlerce kez söyledim anlamadın.  Senin benim neyimle ilgilendiğin umrumda değildi ve eğer her aşk ayrılığı tadacaksa bizim farkımız neydi? Seyirli değil ömürlük olsun demişti. Olabilir miydi? Evet olurdu. Bazen insan iki kişilik düşünüyor. Bu onu çok sevmekten mi yoksa onu kaybetme korkusundan mı bilmiyorum. Mesela iki kişilik sevmek kötü şey onu biliyorum. Bazen doğarken bilirsin, bazen öğretirler. Kırmızı biber tadında öğrendiğin şeyler olur. Ben, ben olmaktan vazgeçmişken, sen bir ben arıyorsan, ben sana hangi beni arayıp bulup verebilirim ki? Anlamazsın çünkü anlamak istemekle başlar ve sen istemezsin. Beni istersin, benim olmadığımı kabullenmezsin. Gel dedi şarkının birinde, ardı sıra vedalar vardı. İnsanın sadece atkısını takmadığında boynu üşümez. Dudaklarınd...

Zaman.

Hayatta her şey zamanı geldiği için olur. Güneş zamanı geldiği için doğar,zamanı geldiği için de batar. Mevsimler zamanı geldiği için gelir,çiçekler zamanı geldiği için açar.Her şey zamanı geldiği için olur.Bir elma zamanı geldiği için pat diye düşer. Newton kafasına o elma tam zamanında düştüğü için bulmuştur yer çekimi kuvvetini...Zamanı gelmeden hiç bir şey olmaz hayatta. Bazen zamansız şeyler de olur aslında.Bakarsın bir elmanın düşmesi gibi pat diye bir insan çıkar karşına.Ne yapacağını şaşırısın.Elin ayağın dolaşır.Ciltlerce kitap yazsan,saatlerce konuşsan gene de anlatamayacağı şeyi bir bakış bir gülüş ile anlatmaya çalışırsın. Zamansız geldi çünkü...Çaresizce bakarsın gözlerinin tam ortasına.İstersin ki o bir bakış beynine balyoz gibi insin...İstersin ki o bir gülüş panzer gibi geçsin üzerinden. İner inmesine,geçer geçmesine ama işte zamanı gelmediği için... Sonra zamanında kalkması gereken trenler gibi kalkar gider hayatından o zamansız insan.Sana da geriye el sallamak kal...

Başkalaştırmak.

Başka kokulara mı karışacak kokumuz, başka bakışlaramı aldanacağız,başka şarkılar mı dinleyeceğiz,başka insanlarla mı dans edeceğiz, başka elleri mi tutacağız,başka sesler mi duyacağız,başka gülüşlerle mi avunacağız,başka omuzlaramı yaslanacağız, başka sabahlara mı uyanacağız? Başkalarını mı özleyeceğiz? Olmayacak böyle bir şey. Başka kokularda kokumuzu duyacağız,Başka bakışlarda birbirimizi göreceğiz,Başka şarkılarda şarkılarıımızı dinleyeceğiz,başka insanlarla aynı ritimde dans edeceğiz,başka ellerde ellerimizi tutacağız,başka seslerde seslerimizi duyacağız,başka gülüşlerde gülüşlerimize avunacağız,başka omuzlarda birbirimize yaslanacağız,başka sabahlarda aynı sabaha uyanacağız. Başkalarını özlüyor gibi yapıp birbirimizi özleyeceğiz. Başka başka insanlarda birbirimizi bulacağız.Bizden başka kimse bilmeyecek.

Her yazıdan kendine ayırdığın bir cümle olmalı.

Seni kaybetmekten korkan biri seni sevmiyor olabilir ama sana zarar gelmesinden korkan biri seni seviyordur. Kaybetmenin içine ego karışabilir ama sana gelecek zarardan korkuyorsa bu çok başka bir şey. Bu çok başka bir sevmek. Sonsuza kadar  sevmek gibi bir şey. ''Artık benim umrumda değilsin'' diyemeyecek kadar sevmek. Tutarsızlıklarına rağmen yeniden sevmek, sabahın beşinde uyanıp, işi gücü yokmuş gibi bir daha sevmek... Uykudan çalıp tekrar seni sevmek... Anlamazsın sen.

Hoşça kalın...

Sonuna gelirsin bazı şeylerin, üzerine basa basa, yaşaya yaşaya bitecektir bilirsin. Bu bir ilişki olmayabilir. Bir kadeh sessizlik içersin, yalnızlık istop oyununda bağırılan kavuniçi rengi kadar bulunmaz uzaklıkta... Oysa yalnızsın, gördüğün kalabalık dışında... Dünyanın en zor şeyi bir tahtı bırakmaktır bence. Yalnızlık bir taht kimilerine, yarım kalmayı sevenlere... Herkesi sağına beni soluna bırak, olurundan vazgeçtim...

Sen bekle, hayat beklemez.

''Acılarının gözlerinden öpüyorum.'' dedi. Oysa insanın kendi gözlerini öpmesi mümkün değildi.  Biz paylaşamıyorduk hiçbir şeyi, geçemiyorduk kendimizden... Bir hiç olmak isterken inadına varlığımızı kabul ediyorduk. Hiçleşmek mümkün olmuy ordu. Latince'de ''hiç'' anlamına gelen nihil sözcüğünden türetilmişti Nihilizm ve her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunuyordu. Her şey anlamsız olamazdı bu hayatta değer verebileceğimiz şeyler olmalıydı ama neye değer vermeliydik? Çok seveceğimiz ama her zaman hayatımızdan gitme ihtimali olan birine mi? İlime ve bilime mi? Aileyi mi? Yoksa paraya pula mı? En değer verdiğin şey neydi? Kendine sorduğunda tek bir cevap verebilir misin mesela? En çok alıştığın şey ne? Elinde olanlar ne işe yarıyor? Hayat sadece ölene kadar mücadele edip edemeyeceğimizi sorgulayan bir yer mi? Binlerce soru cevap anahtarı olmayan... Bazılarına göre en büyük acı çiğköfte. Bazılarıysa televizyon izleyerek dünyayı kurtarabil...

Belki ben her şeyi yanlış biliyorum, hayat böyle yaşanmamalı...

Sen beni alıyorsun ya hani kendine. Saklıyorsun cümlelerine öpüyorsun sokak aralarında özlüyorsun. Hayat çok fazla seçenek sunmuyor ve ardı ardına sevemiyorsun. Sevdikten sonra dinlenmek gerekiyor, toparlanmak lazım. Öyle soluksuz sevecek k adar yetenekli değiliz. Sevişmek elini tutmaktı benim için, herkesten farklı... Bizi biz yapan uzun yolculuklar ve kulağımı öpen sesindi. Çocuk yanını sevdim ben senin, çocuktun zaten öğrenemedin sevmeyi... Çocukluk oyunlarına benzemiyordu aşk ve bir çocuğu kandırdığın gibi kandıramazdın beni, çocuklar neden kolay inanırdı? Aptallıktan mı? Saflıktan mı? Yoksa ilk kez karşılaştıkları için mi? Hangimiz ilk ''Seni seviyorum'' lafına inanmadık ki? İnsan bir kere kandırılınca bir daha inanmıyordu. Biz gibi... Sahte şeyler kalır ardımız sıra, dünya üzerine düşünürsek ne kadar gerçek olabiliriz ki? Eninde sonunda kaybetmiyoruz sanki... Güldürme beni aşkım, kimse sonsuza kadar bizim olamaz. Müzik azalır vokal'in sesi artar. O anı çok sev...

Başka Başka.

Tamamlayamazsın, illa eksik kalan bir şeyler olur. Bütün eksikler aslında bir bütünün ona buna dağılan parçalarıdır. Sende olan başkasında yok, başkasında olan sende... Mutsuzsun ve uzun zaman öyle kalacaksın arada iyi hissedeceksin. Hayat ına adını aşk sandığın insanlar girecek, gitmelerini kabul edemeyeceksin. Odanın tavanıyla konuştuğun, kendinden bir şeyleri kaybettiğini somut olarak gördüğün anlar olacak. Ne kadar az insan o kadar çok telefon şarjı... Telefonda sabahladığın geceleri özleyeceksin. Yanında değilken yanındaymış gibi hissetmeyi özleyeceksin. Bazı geceler çok fazla ''Üstünde ne var?'' Tavan falan işte, geçinip gidiyoruz. Kestirip atmayı öğrenmek lazım, unutmak üzerine konuşmak gerekirse; Unutmak, unutmayı isteyerek gerçekleştirilecek bir şey değil. İnsan neyi unutacağını bilmemeli... Şartlanmak unutmanın en zor yoludur. Her yazıdan kendine ayırdığın bir cümle olmalı yoksa boşuna... Bu benim cümlem diyemediğin hiçbir yazı sana dahil olamaz ki...

Sen onlardan olma çocuk.

Sen önce bir kendinle tanış, sonra taraf olmayı dene... Taraf olayım derken araf olma çocuk. Hatta bütün tarafları bir yana bırak, hiçbir ideolojinin için hapsetme kendini çünkü bir daha bulamazsın eski bakışlarını. Zaten hiçbir insan senin karşında değil, herkes kendi tarafından bakıyor hepsi bu. Sen onlardan olma çocuk. /////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////// Belki senin henüz öğrenmediğin şeyleri birileri çoktan öğrenmiştir. O yüzden yeni kitaplar okumak, yeni filmler izlemek, yeni insanlar tanımak iyidir. Senden bir şey götürmez aksine çok şey katar. Büyürsün ve büyüdükçe küçülmen gerektiğini  öğrenirsin mesela... Soğuyan kahveyi içmeyi öğrenirsin ama bu çöpe gideceğine ben içeyim gibi bir şey değil. Soğuk kahveyi sevmeli insan çünkü kahven soğuduysa bir nedeni vardır ve en büyük nedeni sensindir.