Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aşk sonsuzdur,sonlandırmakdıkça...

Ben çocukluğumu arka bahçene,kalbimi avuçlarına bırakacak kadar çok sevdim seni.Karşılığının bir hiç olduğunu bile bile... Aşkın yolu sadece beklemek değil,beklemesini bilmekten geçiyor. Ve insanı yoran beklemek değil,bekletilmek. insanın dünyaya gözlerini açtığında aldığı ilk nefes,ölünceye kadar ciğerlerinde kalırmış.Doğduğumdan beri ilk ve tek nefesimi seninle almıştım. Aşk sonsuzdur,sonlandırmakdıkça... Ben yalnız yaşamayı beceremediğim için düştüm bu aşka.Hak ettim bu cezayı...Hak ettim bu sonu...Sesim yok sana. Bir doğruya yanlış yerden düşünce insan,hayat bunun hesabını hemen soruyor. Biz yine kendi yarattığımız uçuruma düştük sevgili...Ve hayat aşkı bir kez daha yendi.

Dönmek.

Dönüp bakamıyordum şimdi'min, bulanıklık sonrasına durgunluğundan geçmişime.Korkum bir şey bulamamak değildi.Korkum geri gelememek de değildi.Korkum,şimdi'ye duyduğum az bir umudun kaybolmasınaydı. Her şeysizliğime,umutsuzlukda ekleyemezdim,suların çekilmekte olduğu kurak kıyımda. Bir aşk,yarasını alır da yanına saklanırdı. Bir insan,zor olsada unutulurdu. Zamanla azalan arkadaşlıklar,yalnızlıkla doldurulurdu. Peki ya bir geçmiş,ömrün neresinde tutulabilirdi? Ömrün neresine tutunurdu? Gizli bir geçmiş gelip beni bulmuşken,bildiklerime inancım nasıl korurdu sağlamlılığını? Bilmediklerimi çözmeye gücüm yoktu! Bıraksın yakamı her şey.Ki farkındayım, hiçbir şey üstüme üstüme gelmiyordu! Ben kendimle kendimde kaybolmaya,bulunamamaya hazırdım! Sorulu bir hayata cevapsız kalıyordum. Yitirdiğim ne yoksa,şimdi verebilirdim eski de olsa güzel bir hafızasızlığa! Özümün gizi,gizimin çetrefelliği aşkça sarıldığım kadının iki dudağından içeri döküldü. İçimi gizli özüme taşıdım. ...

"Peki ,bu dünya hangi dünyanın cehennemi o zaman?"

"Bazen ömrümüze yerleşen ve aşkından ayaklarımızı yerden kesen sevgili,sevgisiyle göklere çıkarır benliğimizi ve bir anda bırakır gider.Öyle bir düşeriz ki zaman durur,hayat devam eder. Ve o zaman anlarız;ayaklarımızın yerden kesilmesi,sevgilinin bizi göklere çıkarması değil,uçuruma adım attırmasıymış.Herkes kendi içinde taşır cennetini.Ve sen istemedikçe kimse cehenneme çeviremez o cenneti." "Peki ,bu dünya hangi dünyanın cehennemi o zaman?"

Bazen boşa yaşadığımı hissediyorum.

"Bazen boşa yaşadığımı hissediyorum.Hele ki sen böyle konuşunca... Seninle,yolu her sefer intihara çıkan birinin,zaten gerçekte öldüğünün farkına varamadığını öğrendim.Yaşamaktan uzak olmayı tercih ettiğim günler çok geride kaldı artık.Ama yine de boşa yaşadığımı hissediyorum." http://fizy.com/#s/1kppxh

...

Çü nkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil, Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil. Çünkü ayrılanlar hala sevgili...

Sen bana neleri öğrettiğini biliyor musun?

Aşkı 'aramadan' bulanların,kaybettiklerinde de neleri kaybettiğini bilmediklerini,anlayamadıklarını...Ya bütün kazaları aşk sandıklarını ya da bütün aşkları kaza olarak algıladıklarını...Ve bütün aşk şarkılarını savaş sirenleri olarak bellediklerini... Kalplerine yüklü gelen her hesabı, bir elveda ile ödeyip "üstü kalsın" dediklerini... Sen bana neleri öğrettiğini biliyor musun? Acısı duyulmayan aşkın,aşk zannedilen aşk olduğunu...Kendime bile başkalaşacak kadar aşklaşabileceğimi... Kendimden başka kaybedecek hiç bir şeyim kalmadığında,aslında her gidenin biraz beni götürdüğünü,biraz kendini bıraktığını ve bu yüzden azalarak çoğaldığımı...Aşkın uzaktan bakınca seçilmediğini,yaklaşınca geçilmediğini...Başkasına ait sandığın yollarda ona ait izler ararken,kendi ayak izine rastlamanın aklı başa değil,kalbe toplamak olduğunu ve bu uğurda sensizlikten ölmemek için sensizliğe tutunmayı... Ama en çok; insanın,tanrının kendisine bahşettiği mükemmelliği bozmayacak...

"Şimdi"

"Şimdi" Bu hiddet benim! Kimse sahiplenmesin! Bütün suçlar "yine" benim! Kimse,nezaketini araya verip,suçtan pay çıkarmasın kendine! Nesnelerinizin,kelimelerinizin,zamanınızın,sevginizin ziyanlığına yanmayın! Hasarı tespit edin yeter! Bedelini,fazlasına canımı ekleyip ödeyeceğim! Sıyrılıp çekilirken aranızdan,"üstüm kalsın" diyebileceğim! Meğer siz, nasıl da yetermişsiniz size! Bilemedim...sağ olun,sizi sevmeme izin verdiğiniz için ve beni sevdiğiniz için...üstüm kalsın! http://fizy.com/#s/14yu8w

Bazen bir şarkı aralığında.

Gidişlerinden oluşma koleksiyonumda,seni her türlü uğurlayışım var. Seni vedasızca uğurlamıştım. Gitmeni istemiştim,kalışına bayram etmeye hazırken.Hemen gitse demiştim,bir daha ne zaman geleceğini hesaplarken.Sustum.Dar veda sahnesinde,ölesiye sustum."susma" demedim. Güldün. "gitme"demedim. Sustun. "kal"derken içimden,gittin! Öldüresiye gittin. "öldürüp de gitseydi",dedim kenti başıma geçirirken. "sokak köpeklerinin küfürlerini savursaydı yüzüme"dedim,bana,bir boşluğa sarılır gibi sarıldığın ellerini içimde hissederken. "kal" derken içimden gittin! http://fizy.com/#s/1ah6d3

Tek gün,tek kent...

Onca yerden,onca uykusuzluktan,uyanıştan;onca kaçıştan ve sığınıştan,gülüşlerden ve tutuşmalardan yalnızca çok A'lı o kenti özlüyorum.Bizim ilk ve tek buluşmamız,tek görülmeyişimiz,avuçlarımıza güvenip kaybolmaktan korkmadığımız tek gün,tek kent...senin bendeki son özgürlüğün,benim sendeki ilk tutsaklığım! http://fizy.com/#s/1ah6d1

Hayatın Komedyeni.

Evet ben aşık oldum sana, karşılık beklemeden sevdim seni ,bile bile sevdim, yana yana sevdim ve ben gittim, kırgın değilim sana veya sana bir tepkim de yok, derim ya hani ben sadece sevebilirim seni ,seni gülümsete bilmek cennet'e varmak gibi.

Diyorum ya hep.

Bazen bir fotoğraf'a saatlerce bakıp bir şeyler yazamazsınız o an söylemek istediğiniz her şeyi susarsınız yüzüne yüzüne sessizliğinizin yettiği kadar susarsınız.Sonra  bir kelime çıkartırsınız Kalbinizin içinden “sen” dersiniz kalırsınız, birde “ben” hani hiç var olmayan “ben”. Hiç dokunamadığınız birine aşık olduğunuzda,hissedersiniz sizin için hissetmek dokunmaktır o’na. Diyorum’ki şöyle bir sussam sana tekrar,saatlerce sevsem senı uzaktan ve kanata kanata kabuk bağlamayan yaramı. İçimden yazmakta gelmiyor çünkü ağzıma kadar suskunum. …………….Bak mesela gene baka kaldım sana sustum biraz daha,”ben” dedim attım içime seni. Belki’de sen aşk’a aşıktın,ben üstüme alındım bilmiyorum. Diyorum ya hep “sen”diyorum susuyorum. kelimeler zorla çıkıyor ağzımdan ama ama “ben seni….”

Hak etmiyor işte, hak edemez zaten.

Sonradan farkına varıyorsun bazı şeylerin, üzülüyorsun kaybettiklerine zaten elde değil ki üzülmemek. Hakkını alamamak diye bir şey var ki; Her gün biraz daha karşılaşıyorsun bunla. Her gün alacağın çoğalırken, bu hayattan alman gereken azalıyor. Tasarruflu sevmeye başlıyorsun. Hak etmiyor işte, hak edemez zaten. Öyle kolay değil ki bir insanın sevgisini hak etmek. Ortak yanlarınız azalıyor, senin feda ettiklerinle onunkiler arasında dağlar kadar fark var. Bazen küsüyorsun haberi bile olmuyor. Anlamayacak kadar salak olması mümkün değil ama anlamıyor işte. Üstad doğru söylemiş: ''Bağlanmayacaksın'' derken...   

.iki ayrı uykuda iki rüyanın birbirine dokunması gibiydi aşk.

Acılarımın en tatlısıydın.Kalsam,kendimi üzecektim,gitsem seni...Ne gidecek kadar korkaktım,ne kalacak kadar cesaretli, "korkma"dedim kendi kendime "ölünce geçer korkma" ama ölmedim! Ruh kanserimle birlikte yaşamayı öğrendim.Senden çok daha erken çıkmıştım ben yola. Ve yola çıktığımda aşkın,ömrün en uzun,en sessiz üç harfi olduğunu biliyordum.Aşk bir kelimeyse, bin kelimesizlikti çünkü. Öyle çok sustum ki sana, kendi sesimi unuttum adeta.Sana dilsizliklerden yapılma bir lisanla geldim;anlamadın...iki ayrı uykuda iki rüyanın birbirine dokunması gibiydi aşk.Sen bunu bilmiyordun. Aramızdaki fark buydu:Sen ateşin yaktığını bilirdin,ben ateşte yanmayı.

Başladığın cümleni kendin bitiremezsen,noktayı başkası koyar.

İnsanı yaşatan ve ayakta tutan umutların,bir gün insanı öldüren umutlara dönüşmesi ne acı. Halbuki halbuki bütün bunlara ne gerek vardı? Hayat beni sensizken de uzun uzun öldürüyordu zaten.Ah bir de ölmeyip böyle benim gibi yaralı kaldınmı vay haline. Zamanla biter diye diye zamanı bitiriyor omuzunda ağladığın dostların.Halbuki zaman acıyı bitirmez,dönüştürür sevgilim. Doğru tecrübeleri körelten,yanlış sıralamalardır.Başlamak bitirmenin yarısıysa,yanlış başlamak hatanın tamamıdır.Yanlış aşkta kazanmaksa,aslında kaybeden olduğunu bilmemekmiş... Bütün bunları bana sen öğrettin.Bilmeden... Her "yeniden",bildiğimize merhaba demek yeniden ve yeniden.İşte hayat böyle susturuyor insanı bazen.Başlıyorsun ama sonunu getiremiyorsun.Her şey o bildik ayrılığa çıkıyor çünkü...Böyle zamanlarda basiretin bağlanır,dilin kurur,kalbin donar.Başladığın cümleni kendin bitiremezsen,noktayı başkası koyar.

Ya bir durak gibi geçer gidersin ya da o durağa hiç uğramazsın

Biz beyaz atı olmayan çokoprens tadında adamlarız. Hala gidenleri düşündüğümüz zamanlar var. Düşündüğümüz gerçekten gidenler mi diye düşündüğümüz zamanlar var. Ve gitmese ne düşünürdüm diye gidişine sevindiklerimiz var. Birinden gitmekten çok, birinin gitmesini severiz. Bizim yerimiz belli, bizim işimiz kalmak, gitmesini bilmeyiz. Ya bir durak gibi geçer gidersin ya da o durağa hiç uğramazsın.

Bir yerden sonra kaçamıyorsun.

Bir yerden sonra kaçamıyorsun. Senin işin onu sevmek artık ve zaten kaçmak istemiyorsun. Her gün biraz daha seviyorsun. Saçının uzaması gibi bir şey bu. Engel olamıyorsun işte, sen onu sevmek için varsın belkide. İşin ne sanki? Sev işte uyuyana kadar, uyandığında ne işin var sanki tekrar sev uyuyana kadar...

Birilerinin hayali birilerinin sahibiyiz.

Zaman hiç bir şeyin ilacı olmuyor bazen. Zaten hayata yalnız başlamışsın. Buna kaybetmek denmez. Hala yalnızsan sen hayatla berabere kalmışsın demektir. Kazanmak hayatına birini katmaktan mı geçer? Birini çok sevmek, o sevdiğin kişi yanında olmasa bile hayatına katılmış olur mu? Çok seviyorsun ama bilmiyor çoktan katmışsın işte hayatına, sen onu severek yaşıyorsun. Bir kere her sabah uyandığında y anında olmasada aklında o var. Sen onu yaşıyorsun, onun kimi yaşadığının önemi yok. Ya o hiç bir zaman yanında olmazsa, sen bu hayatı mağlup olarak mı tamamlamış olacaksın? Evet hepimiz o kadar şanslı insanlar olamayacağız. Kahvenin tadının değişmediğini sanan insanlar var hala... Sevdiğin biriyle içince aynı kalmıyor işte tadı. Her şeyin tadı değişiyor. Onu düşünerek yazdığın bir yazı başka, öylesine yazdıkların başka. İçinde o varsa her şey başka... Seviyorsun işte, hiç olmayacak birini seviyorsun belkide. Bizler yalnızlığı göz yaşlarıyla yıkayan insanlar olmayı seçmedik. Bizim seçimimiz te...

Canımın Telaffuz sözcükleri.

Cevaplarını başkasından beklediğim sorular yazmayacağım ardı ardına.Başka görüntüsünde beni oynadım,ben görüntüsünde başkasını.Yalandım,doğrularla yazıldım;doğruydum,yalanlarım kazındı içimin yerlerinden. Bendim eninde sonunda.Taşıdığım canımın telaffuz sözcükleri başka başka olsaydı da "ben" olacaktım yine böyle. Esas olan adım,sanım,şanım değildi. Esas olan iyi olmayı başarmaktı. İyi olmamı isteyenlerle yaşayabilmekti. Şu benden eser kalmayacaktı başka kimliğimle varolsaydım. Hayatımızı geçirdiğimiz evler,sokaklar,şehirler,insanlar,aşklar,arkadaşlardı bizi biz yapan. Onların uzantısı,onların harmanı,onların ta kendisiydik bugün "benim" dediğimiz kimliğimizin özünde... Onlardan ayrı bir onlarla çerçevelenseydi çevremiz yine bir biz çıkacaktı bizden ortaya.Acımız yine olacaktı,kaybımız,bitmeyecek sandığımız ve öyle olmasını istediğimiz sevinçlerimiz,aşklarımız,ayrılıklarımız,arkadaşlarımız,geceleri göz yaşlarımıza ortak ettiğimiz bir yastık her karanlık anında bu...

Yalnızlık.

Seni çoğaltan kalabalıkların daha da yalnızlaştırdığı ve çoğulluğundan tekilliğini unuttuğun ve yaşayamadığın yalnızlığını sahiplenmek, kendi yalnızlığımla daha da kalabalıklaştırmaktır yalnızlık! Yalnızlık,ilerisine asla bakamayacağın bir pencere gerisinde;yağan karı,inen geceyi ve yükselen dağları izlerken,senin,yanımda olduğunu hissetmektir.Hayalini yanımda taşımak,yanında varlığımı unutmaktır.Küçük bir ben içinde, koca bir sensizliği yaşamaktır yalnızlık!Yaşamak ve şikayet etmemek... Yalnızlık;seni,herkesini ve her şeyini kabullenmek ama bunu sana anlatmak yeteneğinden yoksun olmaktır. Anlatamamanın yanında durmadan konuşmak ve tüm susmaları sana kaptırmak,sonunda sessizliğine mahkum olmaktır.Suskunluğunun her bir harfini yorumlamak ve haricinde duyduğum sesleri inkar etmektir yalnızlık! Her şarkıda artan sızımı dindirmek yerine "sevdiğim,türkünü sustur da git!" diyerek haykırmaktır. Yalnızlık,acı ezgilere sırt dönüp,sadece senin sesinin nemini dinlemektir;ezgilerden d...