Aşk bir bakıma insanın kendine yeni bir coğrafya bulmasıdır.
Aşk bir bakıma insanın kendine yeni bir coğrafya bulmasıdır. İlk başlarda seni o'na yaklaştıran bütün yerleri seversin ki zaten her yer sıcaktır ama bazen araya bir soğukluk girer. İşte bu soğukluk anlamsız olabilir. Hani buzdolabını açıp boş boş bakarsın ya; neden baktığını bilmezsin hani... İşte aradığın bir şey yoktur aslında tek aradığın değişikliktir. İlişkiler zamanla buzdolabının kapısını açmaya benzer.
Çok sevmen, çok sahiplenmen ve bütün hayallerini onun üzerinden kurman sana bir mutluluk reçetesi olarak dönmez. Hayatını onun üzerine kurarsan her şeyi daha çabuk bitirirsin çünkü insan her zaman bir değişiklik arar. ''Ben çok seviyorum, ben aramam'' deme; ararsın. İlla aramam diyorsan; buzdolabının kapağını da açma.
Sevdiğin bir şarkıyı üste üste en fazla ne kadar dinleyebilirsin ki? Birkaç gün? Bir ay belki... Belki de bir sene? Bir ömür? Evet bir ömür dinlemezsin. Şarkılar değişir. İnsanlar fena halde şarkılara benzer. Bir şarkıyı sevmekle bir insanı sevmek aynı şey olabilir. Hayatın içindeki ayrılıkları şarkılar anlatır, aşıklar yaşar.
Sonra ''Ben seni çok seviyorum'' diye başlayan cümleler var. O cümleler hiç değişmez beden değiştirir sadece. Buzdolabının içi de hep aynıdır ama biz ona aralıklarla aptal aptal bakarız. Aşk adını koyamadığın duyguları sana yaşatan insana aptal aptal bakmaktır. Yüzünün her kıvrımını ezberlemek ve o'nu bir cumartesi akşamı gibi sevmektir.
Neden cumartesi akşamı diye düşünürsün bazen. Pazar günü tatil yatar dinlenirsin işte bu yüzden cumartesi akşamı onu geberene kadar sevebilirsin. Boşver buzdolabını, ayrılığı da bekleme, o nasıl olsa gelir.
Sen cebine bir cümle koy, eksik gitme...
Çok sevmen, çok sahiplenmen ve bütün hayallerini onun üzerinden kurman sana bir mutluluk reçetesi olarak dönmez. Hayatını onun üzerine kurarsan her şeyi daha çabuk bitirirsin çünkü insan her zaman bir değişiklik arar. ''Ben çok seviyorum, ben aramam'' deme; ararsın. İlla aramam diyorsan; buzdolabının kapağını da açma.
Sevdiğin bir şarkıyı üste üste en fazla ne kadar dinleyebilirsin ki? Birkaç gün? Bir ay belki... Belki de bir sene? Bir ömür? Evet bir ömür dinlemezsin. Şarkılar değişir. İnsanlar fena halde şarkılara benzer. Bir şarkıyı sevmekle bir insanı sevmek aynı şey olabilir. Hayatın içindeki ayrılıkları şarkılar anlatır, aşıklar yaşar.
Sonra ''Ben seni çok seviyorum'' diye başlayan cümleler var. O cümleler hiç değişmez beden değiştirir sadece. Buzdolabının içi de hep aynıdır ama biz ona aralıklarla aptal aptal bakarız. Aşk adını koyamadığın duyguları sana yaşatan insana aptal aptal bakmaktır. Yüzünün her kıvrımını ezberlemek ve o'nu bir cumartesi akşamı gibi sevmektir.
Neden cumartesi akşamı diye düşünürsün bazen. Pazar günü tatil yatar dinlenirsin işte bu yüzden cumartesi akşamı onu geberene kadar sevebilirsin. Boşver buzdolabını, ayrılığı da bekleme, o nasıl olsa gelir.
Sen cebine bir cümle koy, eksik gitme...
Yorumlar
Yorum Gönder