Kayıtlar

Şubat, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hep öyle kalacak.Hep öyle kalabilecek.

Sokakta yürürken,karşıdan karşıya gecerken,otobüste giderken,her hangi bir yerde onunla karşılaşma anını beklemek...İnsanı paranoyaklaştıran,düşüncelere gark eden bir şey bu... Bir şekilde onunla karşılaşmayı,gözlerinin içine bakmayı,onu öylece uzaktan sevmek diye bir şey var .En kirlenmemiş sevgileri,en suskun dilleri,en çaresiz anları,en imkansız duyguları içinde barındıran...Anlamlar yüklendirilmiş,"acaba"larla süslenmiş bir duyguyla beslenmiş bir sevgi...Belki hiç bilinmeyecek,hiç dillendirilmeyecek ama hep en masum duyguların içerisinde yeşerecek...Hep öyle kalacak.Hep öyle kalabilecek...

Öyle bir yağarım ki.

Yağmur yağıyor...Yağmurun toprağa değişini izliyorum.Yağmurun çıkardığı sesleri,su birikintilerinin üzerinde oluşturduğu şekli,denizin üzerinde küme küme uçan martıları izliyorum.Nasıl da yağıyor yağmur öyle...Hayranlıkla izliyorum yağan yağmuru,telaşlı telaşlı uçan martıları.Yağmura kimse engel olamıyor,dayanılmaz olduğunda yağıyor işte! Ben de bir akşam diyorum bir akşam.Hani bu özlemler dayanılmaz olduğunda,kalkar gelirim kapına.Kimse alamaz beni oradan.Kimse git diyemez.Kimse...Gelirim.Bir akşam...Dayanılmaz olduğunda kapına...Öyle bir yağarım ki "git" bile diyemezsin.Ne yapıcağını şaşırırsın.

Bari sadece bunun için yalan söyleme!..

Özlemiyorum deme! Ne bileyim her şeyi de... Söyleyebildiğin tüm yalanları söyle!Unuttum de mesela. Hatırlamıyorum artık o eskide kaldı de...Nefret ediyorum de...Canı cehenneme de,evet de bunu,Her şeyi de!.. Kendini kandır,her şeyi yap ama özlemiyorum deme!..Allah belasını versin onun de...Ne bileyim işte umurumda değil artık de... De hepsini de her şeyi de ama özlemiyorum deme!.. Çünkü biliyorum ki özlüyorsun.Seni birazcık tanımışsam,tanıyabilmişsem eğer biliyorum ki özlüyorsun..Bari sadece bunun için yalan söyleme!..

Öyle ki ayraç bile girmesin aramıza, unutsunlar bizi dünya onların olsun.

Pencerenin kenarındasın, alışmışsın, anlaşılmışsın, mutluyum diyemiyorsun ama ''mutsuz değilim'' diyebiliyorsun. Niye onu istediğini bilmiyorsun. Her şey aynı değil ama sen de farklı değilsin. Acın herkese benziyor, yatağın sadece sana yetiyor. Gördüklerin duyduklarından fazla değil, numarasını ezberlemişsin unutamıyorsun ama bu asla sevmek değil. Sadece hafızan iyi. Onlardansın işte kaçamayanlardan, özgürüm derken bağımlı kalanlardan. Oysa iyi bilirdin kaçmayı ama bazen kaç amıyor insan işte. Zaten bir şey her zaman boğazına kaçmaz, kalbine kaçar ve sonra kaçamamayı öğretir hayat. Bırak takılma ufak şeylere... Fallara inanma mesela... Ki sen zaten alışkınsın hayal kurmaya, fazla gelir fallar sana. Tut elimden ''gidiyoruz'' de. Elinde iki tren bileti olsun onları raylara savuralım sonra kaçak binelim trene, kaçak olsun adımız sırf birbirimizden kaçamadığımız için... Eğer yapabilseydim seninle üstteki satırların arasında yaşamak isterdim. Bir cümle sonu o...

Kendine bir cümle ayır.

Aslında ben seni hiç sevmedim. Bazen yalan söylüyorum en çok özlediğimde susuyorum ve hala saatler seni getirmiyor bana... Cümlelerin özgür ama özlemi yazma artık. Şimdi özlemek elini tutamadığın bir sevgilinin somut hali... Şimdi özlemek sana gelemeyen ben, benden gidemeyen sen... Ojelerin kuruyana kadar bekle sonra yine özlersin beni. Bilirim iki işi bir arada yapamazsın sen. Sevildiğinde sevemezsin mesela. Gitmen gerekir gidemezsin, ruhunu bende bıraktıktan sonra bedenlerimizin arasına mesafe koysan ne yazar?

Anlayamazsın...

Kime bakarsan bak onu görürsün.Aynı onun gibi gülüyor dersin. Aynı onun gibi yürüyor dersin.Aynı onun gibi... Bir şeyleri hep ona benzetirsin."Lan yoksa bu o mu?" dersin karşından gelen birine bakarken,o olmadığında anlarsın...Anlarsın.Unutamayacağını anlarsın mesela.Yıllar geçtikçe unutacağını sandığın zamanlara güler geçersin artık...Zaman geçtikçe daha çok özlediğini anlarsın. Anlarsın anlamasına ama neredeyse her gün beraber gindiğin otobüse de an gelir bir yabancıymış gibi binersin.Birlikte binmesen bile gözlerin onu arar. ne olur o da otobüste olsun diye istersin.Bir yerlede öylece duran bir umut ışığı için istersin bunu!.. Neredeyse ciğerini bildiğin insanla karşılaştığın zaman görmemezlikten gelmenin ne demek olduğunu da anlarsın.İçin içini yer ama bunu yaparsın.Her şeyi anlarsın ama neden bu durumda olduğunuzu anlamazsın...Anlayamazsın.

Yavaş Yavaş.

Yine her şeyin eskisi gibi olmasını istersin bazen.Yine eskisi gibi onunla gülmek,yine eskisi gibi onunla yürümek,yine eskisi gibi onunla bağıra çağıra kavga etmek istersin.Yine eskisi gibi küçük şeylerden ötürü saatlerce tartışmak istersin.Yine her şey yeniden başlasın istersin.Yeniden olsun her şey...Sanki her şeye yeniden bir anlam yüklemek ister gibi...Deli gibi kıskanılmak istersin mesela.Yine gelsin de deliler gibi kıskandırayım onu dersin.İstersin.İstersin ama işte olmaz.Çocukken bitmesin diye yavaş yavaş yenilen dordurmanın bitişine tanık olmak gibi...Güzel bir filmin hiç bitmemesini ister gibi...Her şey yaşanmış ve bitmiştir.Hiçbir şeyin onu getiremeyeceği bir uzaklıkta olduğun zamanlarda,nereye gidersen git aslında hep ona gidersin.

Cümleni cebine koy, iyi yolculuklar...

Tek başına olmak diye bir şey var. O kadar fazla bir tek başına olmaktan bahsetmiyorum tabi... Biraz tek başına olmak, yani ne ortağın var ne savaştığın birileri... Güçlüsün çünkü öyle görmek istiyorsun kendini. Mahalle maçında siz hepinizsiniz ben tekim diyorsun, duvarlarla paslaşıyorsun çünkü duvarlar kandıramaz seni... Dünyanın en iyisi değilsin ki olsan da farketmez ölümsüz değilsin. Nefese muhtaç, varlığına seyircisin. Aslında diye başlayan cümleler var ya.... Var işte  onlar ve aslında o cümlelerdir kendine söylediğin yalanları sana yedirenler... Dünyadaki en iyi sese sahip insan hiç şarkı söylemeden ölmüş olabilir ve yine yazdıklarını bir poşetin içine koyup gömen, onlarla beraber yok olan bizim hiç okuyamadığımız mükemmel bir yazar yaşamış olabilir. Her zaman söylediğim gibi eksiğiz, kimden ne kadar eksiğiz belli değil, neye ne kadar geç kaldık belli değil... Belli olan şeylerde var elbette. Ölmeden önce o-yalanı-yoruz... Ölmeden önce o-yalanı-arıyoruz. Hayat bildiğin kaset...

10.000 saat

İyi bir yazı için iyi düşünmek gerekir. Yazı kafada hazır değilse yolculuk çok başka yerlere gidebiliyor. Zaten yazmak sanırım iki şekilde oluyor. ilki planlayarak, tasarlayarak... İkincisi ise harfleri gelişine dizerek... Bu iki şekilde ya zabiliyorsan, yazmak senin için profesyonel bir uğraş olmuş demektir. İyi yazmak için edebiyat fakültesi mezunu olmanıza gerek yok. Zaten edebiyat mezunları iyi yazdığı için o okulu bitirmiyor bunlar tamamen beyni sınav moduna sokmayla ilgili şeyler... Eline kalemi almadan yazamasın, çok okumak insanın çok iyi yazmasını sağlamaz. Çoğu insan yazılanları okuduğunda ''işte tam bunu düşünmüştüm'' der çünkü düşünmek insanın hep içinde... İyi yazmak için çok yazmak gerekir. Profesyonellik Amerikalılara göre; 10.000 saat kuralından geçer. 10.000 saat yaptığınız bir işin profesyoneli olmuşsunuz demektir. Bu 10.000 saat kuralından dolayı aramızda çok az profesyonel var. Konumuz yazmak değil. Hayatınızda 10.000 saat yaptığınız her hangi bir şe...