Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bedelsiz özgürlük bile olmaz.

Öğrenilmesi en zor duygu,kaybetmek ve vazgeçmektir.Vazgeçebilmeyi öğrenememiş biri her şeyi ister...Her şeyi istemek de elindekini bile kaybettirir insana.Vazgeçtiklerini sürekli düşünen ve aklı hep vazgeçtiklerinden yana olan insan huzursuz ve kaybetmeyi öğrenemeyen insandır.Oysa kaybetmek,insana kendini yenilemeyi kazandırır,öğretir.Kendini onararak,bilmediklerini öğrenerek,seni"kaybetmeye"götüren yolun üstündekilerle mücadele etmeye öğrenerek yaşamayı getirir...Kazanmaksa bir rehavettir.İnsan şunu çok iyi bilmeli...Kaybetmeyi bilmek;seçmeyi bilmediğimizden,beceremediğimizden ötürü değil;vazgeçmek zorunda olduğumuzdan dolayı maruz kaldığımız bir yenilgi olduğunu bilmek demektir.Verdiklerin karşısında aldıkların,aldıkların karşısında de verdiklerin var.Yani her şeyin bir bedeli var.Bedelsiz özgürlük bile olmaz...Ve şunu sakın unutma;kuşun bile uçabilmesi için önce tutunduğu dalı bırakması gerekir.

Evde kalmış aşklarımızı ayrılıklarla evlendiririz.

Beni ölene kadar sevemezsin sevgili.Gelecekteki ben'i tanımıyorsun çünkü.Onu ben bile tanımıyorum daha.Seninle hep anlarda buluştu kalbimiz.Biten bir birlikteliğin ardından bir tek anlar kalır hafızamızda.Silinir de bütün çirkinlikler, bir tek güzel olan anlar kalır geride.Işığın güzel düştüğü bir yüz,yüzdeki masum gülüş,sesli bir kahkaha belki...Anların anısını yaşar yürek kuytumuzda.Bütün hayata sızar o anlar.Oysa güzel bakan bir gözün ışığı ikinci kez aynı ışıkla bakamaz bir daha.Sonra unuturuz da zor olanı,çekilmez olanı,gitmek için sebebimiz olanı;geriye dönüp sarılmak isteriz yeniden sevgiliye.Aslında sevgili değildir sarılmak istediğimiz.sadece o güzel anlardır.Ama onu asla bilemeyiz.Zaten bu yüzden evde kalmış aşklarımızı ayrılıklarla evlendiririz.

Ne sen varsındır,ne o yoktur.

Yüzünü karanlığa döndüğünde ve odan karanlık olduğunda belirir yüzü.Ne gider,ne gelir.Öylece durur karşında.Bir siluettir o.Hayatına girmek için varolmamıştır...Gitmek için de... Biraz gölge,biraz duvar,biraz sendir o.Ne somurtur,ne gülümsetir.Yine de tekilliği o'na tercih eder insan. Böyledir imkansız aşklar.Ne 'sen' varsındır,ne 'o' yoktur.Sonra bir gün anlarsın bir başkasına ait olduğunu o siluetin.Arkasında bir karanlık bırakıp gider.Ve ne zaman o karanlığa baksa insan,kendi yüzüyle tanışır yeniden.Dedim ya...Böyledir işte imkansız aşklar.Ne sen varsındır,ne o yoktur.

Hayat böyle devam edecek.

Hayat böyle devam edecek, birisi için eski olan, bir diğeri için yeni olacak. Bazıları hiç öpülmemiş dudakların peşinden koşarken, bazıları sevişmek nedir bilmeyen insanlar isteyecek. Bazı kızlar kendilerini çok ucuza sokaklara dökecek. 5-10 liralık taytlar sayesinde binlerce öküzün hayalinde nefes alacaklar. Bazen insanlar bizi yanlış anlayacak. Düşüncelerimizden dolayı kimine bağnaz bir adam gib i, kimine batılı bir adam gibi görüneceğiz. Hayallerin özeti olmaz ve kim ne derse desin, hiçbir aşk ömür boyu sürmez, alışkanlıktır o. Şort giyen kızların bacaklarına yaşlı teyzeler daha çok bakacak. Hatta ''Bizim zamanımızda böyle değildi.'' Bakışı atacaklar. Hepsi bir yana kızların bacaklarından önce yüzlerine bakın zaten sonra çoğunun bacaklarına bakmazsınız. Bol su içmekten ve aklına geleni söylemekten yanayım… Kimin ne düşündüğü hem önemli, hem önemli değil. Zaten bu kadar kötünün içinde sıranın bize gelmesi epey zaman alır. http://fizy.com/#s/1o12ou

İyi aşık olmalar.

Farklıyım, farklısın, farklı. O yüzden birbirimizi anlamıyoruz. Bazıları yanakların birbirine değmesini öpüşmek sanıyor. Bazıları yanağından öper, hissedersin. Sonrası hep bir elmalı soda sıradanlığı, sanki yıllardır öptüğün bir yanak, sanki defalarca dinlediğin bir şarkı, Sanki hep o vardı. Sanki eski bir sevgiliyi tekrar tekrar unutmak. Öylesine bir şey değil bu. Bazen siyah ojeli elleri seversin, bazen bir ömür tutacağın eli, bir anda bırakırsın. Aslında dokunmak kalbine kamyon çarpması gibi bir şey. Aşkın tarifinin içine bir kamyonun karışması çok ilginç değil mi? Sıradan olsaydı yaşamak bu kadar keyif vermezdi zaten. İyi aşık olmalar.

Kalıpsız adamlar ile gülüşü kirli hatunlar.

Doğru biriysen, suçlanma ihtimalin artıyor. Yanlışlar birbirini sever ve en güzel aşkları belkide hiç hak etmeyenler yaşar. Onlar insanları her halleriyle kabul edenlerdir. Öncelerini merak etmeyenler. Basitleşenler... Kalıpsız adamlar ile gülüşü kirli hatunlar... Biz onlardan olamayız. Yalnızlığın bir onuru var, tıpkı bizim gibi. 

Fazlası değil.

Gidecek bir yerin yok aslında. Ne garip değil mi? Birini seviyorsun ve bazen bütün hayatını alt üst ediyor. İnsan hayatını birine bağlayarak ne kadar doğru ya da ne kadar acısız yaşayabilir ki? Evet onun yerine hiçbir şey koyamadığın zamanlar olur ki olmalı da zaten. Düşündüğünde daha çok acı çekersin. İnsanların hayatta korkuları vardır. biri ölmekten, biri kaybetmekten, biri sevmekten korkar. Be n en çok bir kızın bana alışmasından korkarım çünkü karşılıksız alışkanlık çok acı verir. Acı paylaşılmaz diye düşünme, acı paylaşılır ama paylaştıkça çoğalır. Her şeyden kötüsü; senin ulaşmak istediğin insan, başka birine çoktan ulaşmıştır. Bizim de ulaşılmaz olduğumuz durumlar olur; hani telefon çekmez işte, şarj biter falan... Fazlası değil

Çünkü Bazen.

Çünkü bazen birbirinizin yüzüne bakamazsınız. Ayrılık içinde nefreti de barındırır ve ben nefret etmeyi bilmem ama nefret edildiğiniz olur ve bunu hissedersiniz. Ne kadr iyi biri olursan o kadar çabuk yalnız kalırsın. O sizin omzunuzdan başka saklanacak yer bulamaz ama size kendi eliniz yeter. Ben sende üşüyorum, sen istediğin yerde ısınabilirsin, eğer gerçekten suçluysan, omzumu gözlerinle ıslatabilirsin. Hadi eyvallah...

Ben ne diyorum,sen ne anlıyorsun.

Bazı insanlar anlamak istesede anlamaz sizi, bazıları anlamak istemez, bazıları anlamak ister ama anlayamaz. İnsanlar çoğu zaman sizi anlamak için onlara açıklama yapmanızı isterler. Mesela ben açıklama yapmayı sevmem ve insanlar açıklama yapmadan yaşamalı diye düşünürüm. Bu her yiğidin bir yoğurt yiyişinin olması gibi bir şey. Ben bir şeyler yazarım. Sen bir şeyler anlarsın, başkası başka bir şeyler anlar. Bazıları bu adam ne diyor der. Bazıları defalarca okur her seferinde başka anlamlar çıkarır. Anlamak senin elinde olan bir şey ve hani derler ya ''Kişi kendinden bilir işi'' diye... Sen işine geleni anlarsın ama ben yazarken senin nerene gelir diye düşünmem.

Umudunu kaybetme.

Bazen aşık olursun ve aşk genelde mutlu eder. Belki geçici bir aptallık, belkide kalıcı... Ondan başkası olmasın istersin ve ondan başkası olmaz. O seni anlamaz bazen ama aşıksındır. Aşık olmak bir bakıma insanın kendi değerini düşürmesi gibi bir şey. Ruh rahatlarken, beyin kendini beklemeye alıyor ve işin aslı bizim ruhumuza bu kadar rahatlık iyi gelmiyor. 

Aşk değiştirir bizi.

İnsanlar değişebilir ama değişmek istemezler. Değişmek bir bakıma eski halinin kötü olduğunu gösterir. İnsanlar daha iyi olmak için değişir ya da daha iyiyi bulmak için. Herkes sevmez değişmeyi hatta çoğumuz sevmeyiz. Değişmek beraberinde sorularda getirir. Soru bile değil ama soru havası var işte. Mesela; Sen böyle değildin çok değiştin. derler. Aramızda sırf bu soru yüzünden değişmeyenler var. Ö ylece hayata hep aynı tutunanlar var. Değişmek kolay değildir çünkü her değişim alışkanlıklara karşı açılan bir savaştır ve o savaşı kazanmak kolay değildir. Bazen hiç değişmezsiniz ama insanlar değiştiğinizi düşünür. Belkide çevrenizdekiler değişmiştir ya da şöyle bir şey varsa çok kötü, insan farkında olmadan değişir mi? Değiştiğini bilmeyen bir insan, kendi hayatına ne kadar sahip olabilir ki? Bugün değişmemek için güzel bir gün. Bugün yeniden aşık olmak lazım. Bugün her aşk bir değişim midir? Diye sormak lazım. Aslında aşkı unutalım, aşık olmayalım sadece hoşlanalım birbirimizden. Aşk değ...

Notalarda buluşalım, hangi şarkı farketmez.

Bakma ayrılık iyi gelir bazen, bir şeyin acısı, verdiği mutluluktan daha güzel olabilir. Sırf yaşaman gerektiği için yaşarsın ve ben ayrılığı severim senin kadar olmasada... Düşüncelerin çoğalır, daha yaratıcı olursun, daha çok özlersin en basitinden... Yanında yok işte bundan daha özlenilesi ne olabilir ki? Ellerini özlersin mesela, hani şu terleyince bile bırakmadığın ellerini... Artık tutamıyorsun diyelim, ellerinin yerine hayaller tutuyorsun, onu koyabilecek bir yerin belki hala var ama görmezden geliyorsun. Boşvermek lazım bazen ve canın çıkana kadar üzülmek, özlemek... Senden daha iyi özleyemesin kimse, ha gayret bebeğim. Notalarda buluşalım, hangi şarkı farketmez.

Sevmek ne kadar kirletilebilir ki?

Çok cümle kurduğunda ya da çok sevdiğinde, çok senin olmuyor. Biraz sırdaşın, biraz yoldaşın, o senin bakışlarına karışan, kalbinde yarışan bir aşk. Bakma gitmek istemez ve sevmek bir çocuğun yere düşürdüğü şekerini yıkayıp tekrar yemesi gibi bir şey. Sevmek ne kadar kirletilebilir ki? Affedilmek diye bir şey var, affedilecek bir şey yapmadan affedilmek var. Hayatı çok kurcalamamak lazım. Bazen çe kip gideceksin, hani şu ''seni seviyorum'' diyenleri bile umursamadan gideceksin. Belki suçlu olursun ama yalnızlık başka türlü öğrenilmez. Sen sevmek nedir tekrar düşünürsün, o gitmek üzerine yorar kendini... Ve sende gitmişsindir ama gitmekten gitmeye fark vardır. Bazıları giderken acı bırakır, bazıları aşkı atar arkasına. Tutamaz kendini bazıları, sever, sevmeyi sever ve seni sever. Sen tutarsın kendini ve tutuşun gururdan değildir sadece tutman gerekir. İnsan başkalarının cümlelerinde de hayat bulabilir ama herkes seni onun kadar güzel yazamaz. İçini döküşünü, öpüşünü, sev...